Bugün sizlere, müzik yapım sürecinin ileri aşamalarından biri olan miksten bahsedeceğim. Ön-prodüksiyon, kayıt ve edit aşamalarının
ardından gelen miks; adamı rezil de eder, vezir de! Şarkı ya da performans ne kadar iyi olursa olsun miks iyi olmadığı sürece oradan bir ‘hit parça’ çıkmaz.
Ses miksi hakkında en iyi kitaplardan birinin sahibi olan, yazar ve miks mühendisi David Gibson’ın tanımına göre miks seslerin üç boyutlu uzayda plasmanıdır. Yani seslerin dikey, yatay ve derinlik eksenlerinde yerleşiminin yapılmasıdır. Bu yerleşim sırasında seslerin üst üste binmelerine engel olmaya çalışırız. Örneğin gereğinden fazla bas frekans içeriğine sahip bir elektro gitar kayıdı şarkı içerisinde bas gitara ait olan frekansları da işgal edeceğinden bu iki çalgı için birbirlerini ‘maskeliyor’ denir. Bu şekilde üst üste binen sesleri anılan üç eksende farklı pozisyonlara taşıyarak maskelemeleri engellenebilir. Bu sayede tüm enstrumanlar temiz bir şekilde duyulabilir.
Dikey eksende seslerin frekansı yer almaktadır. Teorik olarak da olsa, tiz seslerin frekansı da yüksek olacağından yukarıda, bas seslerin ise düşük frekanslı oldukları için aşağıda yer aldığından söz edebiliriz. Ekolayzır (EQ) ile filtreleme yaparak bir sesin alt veya üst frekanslarını kesebilir, bu sayede dikey eksende yukarı ya da aşağı hareket etmesini (mecazi anlamda) sağlayabiliriz. Sesleri dikey eksende manipüle ederken enstrumanların yer aldıkları frekans aralıkları hakkında bilgi sahibi olmakta yarar var. Örneğin bas gitarın
temel frekansları 50 – 800 Hz aralığında yer alırken, pikolo flüt 600 Hz – 4 kHz bölgesinde varlık göstermektedir. Enstruman frekans dağılımlarını bilmek, en azından fikir sahibi olmak mikste dikey yerleşim yaparken boşa vakit kaybetmenizi engelleyerek daha etkili işlem yapmanızı sağlar.
Yatay eksende ise panorama, yani seslerin yere paralel düzlemde (sanal olarak) hareket ettirilmesi söz konusudur. Bunu mikserlerin
üzerindeki pan potansı yapar. Ya da kullandığımız yazılımın kanal şeridindeki pan ayarı seslerin sağdan, soldan ya da tam ortadan gelmesine imkan verir. Yakın bir frekans aralığında yer alan akustik gitar ve synthesizer kayıdının birbirini maskelememesi için dikey eksende bir iyileştirme yapılamayacağı açıktır. En iyi ve bariz çözüm panlamayı kullanarak enstrumanlardan birini sağa diğerini ise sola yatırmaktır. Bu sayede hem bu iki enstrumanı birbirinden ayırmış olacak hem de orta bölgede açtığımız boşluğa solisti yerleştirebileceğiz.
Ve nihayet derinlik eksenine geldik. Seslerin birbirlerine kıyasla gürlük seviyeleri; derinlik ekseninde ‘önde’ mi yoksa ‘arkada’ mı yer aldıklarını belirleyecektir. Daha yüksek volümlü olan ses bize yakın, düşük volümlü olan ise uzaktan geliyormuş hissiyatı yaratacaktır.
Örneğin kadife sesli bir bayan şarkıcı tarafından söylenmiş bir slow parçada vokal en önde yer alacağından, sanki burnumuzun dibinde söylüyormuşcasına bir etki yaratacak, arka planda kalmış olan mesela yaylı sesleri ya da synth pad uzaklarda bir yerlerde çalınıyormuş hissiyatı yaratacaktır.
Bu yazıda verdiğim bakış açısı sadece bir yaklaşımdır. Sadece EQ, volume fader’ları ve panlama kullanarak dengeli bir miks yaratılabilir. Tüm bunların yanı sıra iyi bir miksi tamamlamak için dinamik işlemci (gate, compressor, limiter, expander) ile send efekt (reverb, delay ve chorus, flanger gibi modülasyon efektleri) kullanımı gerekecektir.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşçakalın.
Bora USLUSOY