Yine bir satın alma kılavuzuyla karşınızdayım. Akustik gitar alırken göz önünde bulundurmanız gereken bazı kriterleri inceledim. İyi okumalar…
Elektro-Akustik mi yoksa Akustik mi?
Akustik gitarın sesi ev ortamında tek başına yeterli olur ancak canlı performans sırasında grupta yer alan diğer enstrumanların arasında yitip gitmemesi için ses sistemine bağlanmalıdır. Üzerinde bir ses çıkışı, preampli bulunanlara elektro akustik deniyor. Elektro-akustikler sadece canlı performans değil kayıt amaçlı olarak da kullanılabilir. Mikrofonla alınan kayıtlar daha iyi sonuç veriyor olsa da; hızlı, kolay, sorunsuz ve daha az maliyetli olması sebebiyle elektro -akustiklerden direkt alınan kayıtların avantajları yadsınamaz. Elektro akustikle direkt kayıt yaptığınız durumda ayrıca bir mikrofon satın almak zorunda kalmayacaksınız. Mikrofon seçimi, yerleşimi ve kayıt teknikleri gibi konulara kafa yormak zorunda kalmayacak, takacak ve çalacaksınız. Bazı hassas kişiler ise gitarlarının üzerinde fazladan bir delik açılmasını istemiyorlar. Bu yüzden gitarın yan kısmına monte edilen preampli devresi ve arkadaki jack çıkışı yerine ya mikrofonla kaydediyorlar ya da eşik altı veya ses deliğine sonradan takılabilen manyetikleri tercih ediyorlar.
Gövde Formu
Klasik, Dreadnought ve Jumbo gibi farklı gövde formları mevcut. Diğerlerine göre nispeten daha küçük olan klasik gövdede alt, orta ve üst frekanslar dengelidir. Elektro gitardan geliyorsanız daha küçük olması ve ince tel kullanılabilmesi sebebiyle klasik bir gövde ile daha rahat edebilirsiniz. Dreadnought gövdeli gitarların sesi daha gürdür ve alt frekansları daha fazla üretir. Sapları daha mukavemetli (karşı koyma gücüne sahip) şekilde imal edildiği için orta kalınlıkta telleri rahatlıkla kullanabilirsiniz. Jumbo ise adından da anlaşılacağı gibi, en büyük gövdeye sahip akustik gitar cinsidir. Dolayısıyla bas ve low mid frekanslar açısından zengindir. Büyük bir sound’u vardır. Kasalarının büyüklüğü sebebiyle oturarak çalması zor olabilir.
Cutaway
Sapın gövdeyle birleştiği yerde, gitar gövdesinin alt kısmındaki oyuk bölüme ‘cutaway’ (kesik) deniyor. Elektro gitarlarda (mesela Fender Stratocaster’larda) hem pest hem de tiz kısımda birer adet kesik var iken (double cutaway); akustik gitarlarda bir kaç istisnai model haricinde sadece tiz bölgede (single) cutaway mevcut oluyor. Cutaway, üst perdelere erişim imkanı ve çalma kolaylığı sağlıyor. Eğer solo gitar çalmıyorsanız, daha çok akor ve arpej çalıyorsanız cutaway’li bir gitara ihtiyacınız yok.
Ağaçlar
Gitarın tonuna etki eden en önemli faktörlerden bir diğeri de kullanılan ağaçlardır kuşkusuz. Üst kapak, arka, yanlar, sap ve klavye’de muhtelif ağaç cinsleri kullanılmaktadır. Üst kapakta bazen tek parça masif bir ağaç bazen de birden fazla katmandan oluşan lamine ağaç kullanılabilir. Tek parça kapaklar daha iyi titreşim sağlayıp sesi daha iyi yansıttığı için tercih sebebi olabilir ancak tahmin edebileceğiniz gibi bu tür gitarlar diğerlerine göre biraz daha pahalıdır. Diğer yandan lamine kapaklar mevsim değişikliklerinden kaynaklanan, nem ve ısı değişikliklerinden daha az etkilendiği için daha güvenilirdir, eğilip bükülmezler, esnemezler.
Ladin (Spruce): Üst kapakta standart olarak kullanılan hafif ama kuvvetli bir ağaçtır. Parlak ve berrak bir ton verir.
Sedir (Cedar): Dengeli ve sıcak bir sesi olan sedir de üst kapakta sıklıkla kullanılan bir ağaçtır. Alt frekansları güçlüdür ve daha mat bir tonu vardır.
Maun (Mahogany): Daha çok yan ve arkada kullanılan ve oldukça müzikal bir ağaç olan maun üst kapakta kullanıldığında orta ve üst frekansları kuvvetli, temiz bir ton verir. Şahsi fikrimce hem elektrikte hem de akustikte en güzel tonları üreten ağaç cinsidir.
Akçaağaç (Maple): Oldukça sert olan akçaağaç genellikle sapta kullanılır. Aynı zamanda sese renk vermeyen, transparan bir ağaç olan akçaağaç yanlar ve arkada kullanıldığında ön kapak ağacının verdiği tonun öne çıkmasını sağlar.
Gül Ağacı (Rosewood): Abanozla birlikte en sert ağaçlardan biridir. Bu sebeple akustik gitarın klavye, tuş kısmında kullanılır. Doğuşkanlar yönünden zengin bir ağaçtır.
Preamp
Elektro-akustik gitarlarda ses manyetik tarafından yakalanıyor. Preampli ise bu sinyalin seviyesini yükselten ve tonlayan elektronik devre oluyor. 9 voltluk bir pille çalışan preamplinin üzerinde standart volüm ve ekolayzır ayarları yer alıyor. Son dönemde preamplilerin üzerinde bir akort cihazı da yer alabiliyor.
Çalınabilirlik
Yabancıların ‘Playability’ dedikleri kavramı çalınabilirlik, çalma kolaylığı diye tercüme edebiliriz. Tel yüksekliği, tel gerginliği, tel kalınlığı, sap kalınlığı, sap profili bir gitarın çalınabilirliğini etkileyen faktörler arasında sayılabilir. Öncelikle çalgının doğası gereği tel yüksekliği akustik gitarda fazla olacaktır. Tel yüksekliği arttıkça çalınabilirlik azalacak ama ton kalitesi artacaktır. Benzer bir ikilem tel kalınlığında da karşımıza çıkıyor. Kalınlık arttıkça daha iyi bir ton, daha gür bir ses elde edilebilirken çalmak zorlaşacaktır. Akustik gitarda .011’den daha ince tel kullanılması tavsiye edilmez. Genellikle .012 veya .013 kalınlıklarındaki setler tercih edilmektedir. Kimileri kalın sapın ele daha iyi oturduğunu iddia ederken diğerleri ince saplarda performansın arttığına inanmaktadır.
Diğer Detaylar
Akort kararlılığı açısından kaliteli burgular avantaj sağlar.
Binding: Gövde ve/veya sapı sarmalayan şerit. Hem estetik bir görünüm sağlar, hem de çarpma ve vuruklara karşı koruma sağlar.
Gitar sapı; tel değişimi, hava sıcaklığındaki ve nem oranındaki ani iniş-çıkışlar yüzünden düz formunu kaybedebilir. İçbükey veya dışbükey bir form alabilir. Bu durumda sapı tekrar eski haline döndürmek için sapın içine yerleştirilmiş olan demir bir çubuk (truss rod) aracılığıyla sap ayarı yapılır. Bu yüzden satın alındığında genellikle gitarların yanında alyan anahtar verilir.